çok yakında :=)

abdullah özdemir

biy7

CANLILARDA DAVRANIŞ
Davranış; organizmanın uyarıya tep­ki vermek için gerçekleştirdiği bir dizi işlevd03.09.2007 20:43#305;lara verdiği yanıttır.
Bütün canlılar çevresinde meydana gelen değişikliklere karşı tepki gösterirler. Bu tepki bitkilerde ve hayvanlarda farklı şekillerde meydana gelir.
Canlılarda davranışlar, doğuştan gelen ve kazanılmış davranışlar olarak iki­ye ayrılır.
Canlılarda görülen sonradan öğrenilmemiş davranış biçimlerine doğuştan gelen davranışlar denir.
Doğal davranışlarda davranışın oluşumu ile ilgili bilgiler DNA tarafından taşınır. Herhangi bir organizma doğuştan gelen davranış için seçim yapa­maz, davranış otomatik olarak gerçekleşir.
Doğal davranışlar bir canlı türünün tamamında bulunur.

BİR HÜCRELİLERDE DOĞAL DAVRANIŞLAR

Basit yapılı canlıların bir uyarana yaklaşmak ya da uzaklaşmak şeklindeki hareketlerine taksis (göç) denir.
Örneğin; amipin şiddetli ışıktan uzaklaşmak için yaptığı harekete negatif fototaksi, besine doğru yaptığı harekete ise po­zitif kemotaksi denir.
Aynı şekilde öglenanın ışığa doğru yönelmesine de pozitif fototaksi denir. Örneklerden de anlaşıldığı gibi harekette uyaranın yönü önemlidir. Yapılan hareket uyarana göre isimlendirilir.

Uyaran

Taksi Hareketi

Işık

Fototaksi

Sıcaklık           

Termotaksi

Kimyasal madde

Kemotaksi

           
BİTKİLERDE DOĞAL DAVRANIŞLAR

Bitkilerde de uyarılara doğuştan tepki verme özelliğine sahiptirler.
Bitkilerde uyarılara tepki verme iki şekilde görülür.
Hormonların etkisi ile (tropizma)
Turgor basıncının etkisiyle (nasti)
Bitkinin bir uyarana yönelme şeklindeki hareketine tropizma (yönelim) hareketi de­nir.
Özellikle uç meristem bölgesindeki oksin hormonunun eşit olmayan dağılımından kaynaklanır. Bitkinin tepe bölgesinden salgı­lanan oksin hormonu bu bölgedeki yoğunlaşmasına göre bitkide simetrik veya asimetrik büyümeye yol açar. Oksin direk güneş ışığı görmeyen yerlerde daha fazla üretilir. Bu durum, o bölgede bulu­nan hücrelerin boyunun uzamasına ve dolayısıyla kıvrılarak güneşe dönmesine neden olur. Fazla ışık alan bölgelerde oksinin büyüme­deki etkisi azalır. Çünkü bu bölgelerde oksin üretimi azdır.

Bitkilerde kökler aynı zamanda suyun olduğu kısımlara doğruda yönelirler. Su yer çeki­mine ters bir yerde ise suya yönelim (hidrotropizma) daha baskın hale geçer.
Yönelim hareketi uyarana doğru ise (+) tropizma, uyaranın aksi yönünde ise, (-) tropizma adını alır.

Uyaran

Tropizma Adı

Işık

Fototropizma

Sıcaklık

Termotropizma

Nem ve su

Hidrotropizma

Kimyasal madde

Kemotropizma

Yerçekimi

Geotropizma

Yaralanma

Travmatropizma

Bi03.09.2007 11:29ropizma denir. Özel­likle sarılıcı bitkiler, özel emeçleriyle tutunarak duvara yapışır. Asma gibi bitkiler bulundukları dala sarılırlar.
Bazı bitkiler ise uyartıların yönüne bağlı olmaksızın çok hızlı tepki gösterebilirler. Örneğin küstüm otunun duyarlı yaprak­ları dokununca hemen kapanır. Yine böcek yiyen bitkilerin çiçeğine böcek konunca çiçeğin yaprakları hemen kapanır. Bu hareketler turgor basıncındaki değişmelerle düzenlenir ve nasti hareketleri adını alır. Uyartının yönüne bağlı ol­madığından (+) ve (-) nastiden söz edilemez.

Uyaran

Nasti Adı

Dokunma

Tigmonasti

Sarsıntı

Sismonasti

Sıcaklık

Termonasti

Işık

Fotonasti

REFLEKSLER VE İÇGÜDÜSEL DAVRANIŞLAR

Canlılarda dışarıdan gelen etkilere verilen ani ve değişmez tepkilere refleks denilir. Refleks hareketleri beyne ulaşmadan, omurilik tarafından yönetildiği için hızlıdır. Sinir sistemine sahip tüm canlılarda refleks davranışı vardır. Örneğin insanın dizine vurulursa ba­cak öne doğru hareket eder (diz kapağı refleksi), kurbağanın bacağına asit değdirilirse hemen bacağını çeker.
Doğuştan gelen davranışlar içinde en fazla ilgi çekici olanı içgüdüsel dav­ranışlardır. Belli bir içgüdü davranışı bir seri faaliyeti içine alır. Örneğin kuş­ların yuva yapma içgüdüleri yuva yapımında kullanılan malzemelerin bulun­ması, uygun yuva alanına taşınması, kendilerine özgü yuva şeklini yapma gibi birçok faaliyeti kapsar. İçgüdü şeklindeki davranışlarda bir organizma belli bir uyartıya karşı daima aynı şekilde tepki gösterir. Çevresel etkiler içgüdüsel davranışları etkilemez.
Gelişmiş bir organizmada gözlenen bir davranışın doğuştan gelen bir dav­ranış mı yoksa öğrenilmiş bir davranış mı olduğunu anlamak zordur. Ör­neğin semenderler yüzmeyi öğrenirmi, yoksa belli bir gelişme dönemine ulaştığında kendiliğinden mi yüzebilmektedir? Bu soruya cevap vermek için yapılan bir çalışmada, bir grup semender yüzme hareketine başladığı yaştan hemen önce uyuşturulmuş, kontrol için ayrılan diğer bir grup ise normal bir gelişmeye bırakılmıştır.
Kontrol grubundaki bireyler ilk anda sanki yüzmeyi yeni öğreniyormuş gibi davranmış sonra normal olarak yüzmüşlerdir. Deney için uyuşturulan se­menderler kendilerine geldiklerinde derhal normal şekilde yüzmeye başlamışlardır. Yapılan deneyler, bu hayvanlardaki yüzme yeteneğinin, ge­lişmenin belli bir evresinde doğal olarak meydana geldiğini ve bu yete­neğin öğrenilmiş olmayıp, içgüdüsel olduğunu göstermiştir.
KAZANILMIŞ (ÖĞRENİLMİŞ) DAVRANIŞLAR

Hayvanlarda öğrenilmiş davranışlar, çevresel etkilerin bir sonucu olarak on­ların geliştirdiği tepkilerden oluşur. Bunlar hayvanların geçmiş tecrübeleri­ne dayanarak geliştirdiği davranışlardır.
Bu tür davranışlar, aynı türün bireyleri arasında farklılık gösterdiği gibi bire­yin kazandığı tecrübe ile zamana bağlı olarak da değişebilir.
Öğrenilmiş davranışlar doğuştan kazanılmış davranışlardan farklıdır. Çünkü hayvan yeni durumlara karşı, yeni tepkiler geliştirir ve bu tepkileri uzun süre hatırlar. Öğrenme çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir.

a. Alışkanlık yoluyla öğrenme: Bir hayvan belli aralıklarla tekrar tekrar ay­nı şiddette bir uyarana maruz kalırsa, gösterdiği tepki yavaş yavaş azalır ve sonunda o uyarana tepki göstermez.
Örneğin; örümceğin ağına çubukla dokunulursa, hayvan hemen dokunu­lan yere hızla hareket eder. Aynı hareket sürekli tekrarlanırsa, örümceğin belli bir zaman sonra hiç tepki göstermediği görülür.

b. Şartlanma yoluyla öğrenme: Bu çeşit öğrenme Pavlov'un köpekler üzerinde yaptığı deneylerle ispatlanmıştır.
Pavlov, bir köpeğe besin verdiğinde ağzında salya salgısının arttığını göz­lemlemiştir. Sadece zil sesi duyurulduğunda köpek salya salgılamaz.
Pavlov köpeğe besin verdiği anda zil çalmış ve bu işlemi birçok kez tekrar­lamıştır. Bu şekilde birçok deneyden sonra köpeğin zil sesini işittiği zaman besin verilmediği halde salya salgıladığını görmüştür. Böylece araştırıcı ye­ni bir refleksin geliştiğini göstermiştir.
Burada şartlı refleks meydana gelirken, bir uyaranın yerini diğerinin aldığını hatırda tutmak gerekir. Yani bir A uyaranının, B tepkisini meydana getir­diğini kabul edelim. Eğer C uyaranının da B tepkisini meydana getirmesi sağlanırsa, C uyaranı A uyaranının yerini almış olur. Hayvan bu uyarana karşı, tıpkı eski uyarana gösterdiği şekilde tepki gösterir.

c. İzlenimle öğrenme: Bu tip öğrenme daha çok yeni doğmuş ya da yumur­tadan yeni çıkmış yavrularda görülür. Bu çeşit öğrenmeyle ilgili yapılan bir deneyde ördek yavruları üzerinde çalışılmıştır.
Araştırıcı kuluçka makinasındaki yumurtadan çıkan yavru­ların önünde çömelerek ve ördek gibi ses çıkararak iki ya­na sallanarak yürüdüğü zaman genç yavruların kendisini izlediklerini görmüştür. Daha sonra yavrular gerçek ördeğin yanına götürülse bile, yine ördek sesi çıkaran in­sanı takip etmişlerdir. Bu çalışmalar genç yavruların ilk gördükleri hareketli ve sesli şeyleri takip etmeyi izlenimle öğrendiğini göstermektedir.

d. deneme - yanılma yoluyla öğrenme: Bir hayvanın yeni bir durum kar­şısında, meydana gelecek iki tepkiden doğru olanını seçmesi ödül verilerek sağlanır. Hayvan cezalandırılarak yanlış seçmeler önlenir. Çoğu organizma birçok denemeden sonra doğru seçim yapmayı öğrenmiştir.

 

SOSYAL DAVRANIŞLAR

Bu tip davranışlar yarışma, işbirliği, savunma ve iletişim davranışları şeklinde olabilir. Topluluğu oluşturan bireyler birbirleriyle sesli ve kimyasal mesajlarla haberleşebilirler. Hayvanların meydana getirdiği bir gruba gerçek manada topluluk diyebilmek için fertler arasında iş bölümü olması gerekir. Gerçek toplulukların belli başlıları arasında bal arısı topluluğu, termit topluluğu, karınca topluluğu ve kurt topluluğu sayılabilir.
Hayvanların büyük bir kısmı belirli zaman aralıklarında geçici olarak toplu­luklar oluşturabilir. Örneğin; Kral penguenler her yıl üreme mevsiminde belli bir bölgede toplanırlar. Üreme dönemlerinden sonra topluluk tekrar dağılır.
İletişim, yardımlaşma, yarışma ve üstünlüğe dayalı sosyal davranışlar da önemli rol oynar. Birçok türün dişi ve erkek bireyleri mesajlarla bir araya gelirler. Örneğin, balinalar 10 km den fazla mesafeler­de birbirleriyle su altı şarkılarıyla haberleşirler. Birçok hayvanın kullandığı mesaj taşıyan kimyasal salgılara feromon denir. Dişi ipek böceğinin salgıladığı feromon kilometrelerce uzaktaki erkek ipek böceğini uyarabilir. Gerçek topluluklar (sosyal grup) dışarı­dan görüldüğü gibi basit bir kümelenme değildir. Topluluğun önderleri, kılavuzları, nöbetçileri ve koruyucuları vardır.
Bir maymun veya kurt topluluğunda paylaşılan besinin etrafında­ki davranışlar bu duruma iyi bir örnektir. Şayet besin tek parça­dan ibaretse ve bu parçayı topluluğun sıradan bir üyesi almışsa, liderini görünce besini bırakır. Böylelikle toplulukta liderinin üstünlüğünü kabul etmiş olur.      

 
Bugün 8 ziyaretçi (30 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol